Pazartesi, Ekim 23, 2006

Kapadokya'dan merhaba

Pazar günü bir cesaret arbayla İstanbul'dan Kapadokya'ya gittik. Bayram trafiği olur diye sabah 7de yola çıkmakta ısrar ettim, Bolu'ya kadar yol biraz yoğundu ama daha sonra birden tüm araçlar ortadan kayboldular. Sadece 7,5 saat içinde Kapadokya'ya girmiştik bile. saat 5.00 gibi Kapadokya'da olunca gezmeden olmadı tabi, hemen kaldığımız yerin yakınında olan yerleri yürüyerek keşve çıktık. Önce Çavuşin Kilisesine gittik, burası kayalara oyulmuş bir kaç odadan oluşan ve fresklerin hala görülebildiği kiliselerden biri... Ardından yakın olduğunu düşünerek Zelve'ye gitmeye karar verdik ancak yaya yolu ile 4 km denilen yol kısacık bir sürede bitti. nasıl oldu da bu kadar zamanda yürüyebildik derken, peribacaları gözümüzü aldı tabii ve biz herşeyi unuttuk.


Günün sonunda ise, gözüm köşedeki tabelaya takıldı, malesef Zelve değil, "Paşabağı" yazıyordu!
Zamanımız kalmadığı için, Zelve'ye (Paşabağı'ndan 1 km uzaklıktaymış) gidemedik - kendimize ertesi gün gitme sözü vererek.

Turistin fazla olmaması ve havanın kararması yaya yolundan kaldığımız pansiyona geri yürürken tedirgin olmamıza yol açabilirdi, ama Beyaz sayesinde buna gerek kalmadı! Çok sevimli bembeyaz renkli bir sokak köpeği tüm yol boyunca bize eşlik etti, hatta bir süre pansiyonumuzun önünde bekledi, diğer köpeklerle oynadı. Elbette ödülsüz bırakmak olmaz, biz de pansiyona gelince arabada olan ve yol boyunca yeriz diye aldığımız krakerlerden bol bol verdik, karnı doysun diye!!! :)
Akşam odamıza girince, hemen yattık - çok yorulmuşuz!
Bugün yeni bir gün, yine başlıyoruz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder