Aslında kar tecrubem pek yok, yine de arabayı kullanan ben olunca mecburen dağa da çıkma cesaretini gösterdim - iyi ki de göstermişim, yollarda hiç bir şey yoktu. Rahat gidebildiğimize sevinelim mi, yoksa şubatın ortasında tam yağış mevsiminde yolların kuru olmasına ve iklim değişikliğine üzülelim mi bilemedim. uludağ milli parkının girşinde hem giderken hem de dönerken yakalandığımız yoğun sis haricinde yollar tertemizdi.
.jpg)
Uludağ ise bambaşka bir mekan! Bursa'da yaptıklarımız bir yana, sanki ayrı bir dünyaya gelmiş gibi olduk. Şansımıza güneşin ışıl ışıl olması ve bizi ısıtması ise ayrıca keyifliydi. Önce Kervansaray'ın cafe'sinde oturup çayımızı yudumlayarak, kayanları seyrettik, diğer yandan Amrıt'ın kayak macerasına ve düşüşlerine bol bol güldük.
Amrıt de göründüğü kadar kolay olmadığına karar verdi 1 saatlik macerasının sonunda!
Daha sonra ise,
.jpg)
Raghuramji'nin üşümemesi için verdiğimiz bere ise, Emincihan'ın takımına ait, benimle bir alakası yok!
Akşama doğru Bursa'dan ayrıldığımızda, hepimiz yorgun ama bir o kadar mutlu idik. Hem Gonca'ya hem de Emincihan'a teşekkürler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder