Harry Potter okur musunuz? Evet 33 yaşındayım ve son 8 senedir ben de Harry Potter'ın fanatiklerindenim.
Herşey yeğenim Melis'in bir doğum gününde başlamıştı, henüz 6 yaşındayken, arkadaşlarından birisi Harry Potter kitabı (2. kitap) hediye etmişti. Ben de diğer tüm kitaplarında yaptığım gibi, önce kendim okuyup, okumasında sakınca olup olmadığını kotrol edip, kitabı eline öyle vermek istedim. Malum kitaplar üzerinde hangi yaştan itibaren okunması gerektiği ile ilgili bir ibare yer almadığından bu tip bir filtrelemeyi yapmaktaydık. (Aslında şu an 14 yaşında olmasına rağmen, hala daha ne okuduğuna bir göz atarım).
2. kitap olduğu için aslında isteksiz başladım, üstelik o güne kadar okuduğum çocuk kitapları da çok bir sıkıcıydı. Ama Harry Potter daha ilk sayfadan itibaren beni yakaladı, o kadar ki bir iki gün içinde ktiabı bitirip, koşarak 1. kitabı aldığımı hatırlarım. Sonra da arkası geldi, tabi...
JK Rowling, çok başarılı bir yazar, çocuk kitabi yazıyor olmasına rağmen çocuklara "çocuk" muamelesi yapmıyor, işte bu yüzden çok başarılı. Konuyu (cadılık, mitoloji, batıl inançlar, vs) konuları hakkında inanılmaz bir araştırma yapmış, öyle ki kitabında araştırma kitaplarında bulabileceğiniz detaylara göndermeler yaptığını sıklıkla görüyorsunuz, bu bana aslında Umberto Eco'nun Faucoult Sarkacını hatırlatıyor, Eco da biliyorsunuz gerçekle fantaziyi çok güzel harmanlayan yazarlardan birisi. Üstelik Rowlings her yeni kitapta, eskli kitaplardaki olan olayları daha iyi anlamanızı sağlayan ve doğru ve yanlış arasındaki çizgiyi kafanızda sürekli olarak sorgulattıran bir yazar...
JK Rowling'in bir diğer başarısı da kitabı sadece aksiyon kitabı olarak düşünmemesi, karakterlere de yaşam alanı vermesi, böylece gerek Harry'nin, gerekse çevresinin bir yaşamı olduğunu, sadece kötülüğe karşı savaşan bir çeşit şişirilmiş yapay Rambo karakteri olmadığını size sürekli hatırlatıyor. Harry'nin de korktuğunu, sendelediğini, aslında bu işlere hiç bulaşmak istemediğini ama vicdanının sesini dinlemekten vazgeçemediğini görüyoruz.
21 Temmuz'da çıkan 7. kitap serinin son kitabı olduğu için fanatiklerinin daha doğrusu Harry Potter'ı seven sevmeyen soluğunu tutup beklediği kitap çıkınca, herkes kitapevlerine koştu - daha doğrusu inglizce bilenler tabi. Malesef çeviri kitapların çıkması 2-3 ay alabiliyor.
Ben de Harry Potter serisini türkçe okumaya başladığım için, her yeni ingilizce kitap çıktığında almakla almamak arasında bir ikilem yaşıyorum, kitapta kendi özel terminolojisi olduğu için, ingilizce kitabı aldığınızda sizi şaşırtıyor, kırk yıllık kaymak birası butterbeer, ruh emiciler ise dementor olarak karşınıza çıkınca tadınız kaçıyor.
Ama malesef kendimi tutmayı da diğer yandan başaramıyorum, ve tabi ingilizce kitabı da çıkar çıkmaz alıp, okuyorum. 7. kitapta da böyle oldu! cumartesi çıktığını biliyorsum elbette, ama almadım. Pazar da almadım. Pazartesi günü eleştirileri okumak için internette dolanınca daha fazla dayanamadım, koşarak gidip D&Rdan kitabı aldım. Çalıştığım için gündüzleri okuyamamak tam bir işkence oldu, kitabın her bir sayfası bir sonraki sayfayı merak ettirdiğinden, bulabildiğim her arada (artık kahve arasından, öğle paydosuna, sıkışık trafikte beklerken) kitabı okumayı sürdürdüm. Kitap o kadar güzel ki, şimdiye kadar çıkmış en güzel Harry Potter kitabı diyebilirim, tüm taşları yerine koydu, diğer kitaplarda olan bitene son bir kez daha şekil verdi, güldürdü, ağlattı. Cumartesi sabahı saat 1.00de kitabı bitirdiğimde, yüzümde bir gülümseme ama gözlerimde yaşlar vardı...
JK Rowling çok iyi bir yazar ve kazandığı her bir kuruşu fazlasıyla hak ediyor, güle güle harcasın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder